Cuma, Nisan 18, 2008



Bazı insanlar vardır, oksijen gibidir. Onlrsız yapamazsın onlarsız yaşayamazsın. Bazı insanlar vardır tuvalet kağıdı gibidirler, kıçını silersin ve atarsın. Arkasından bakmazsın bile. O sessizce delikten ait olduğu yere gider. Üzerindeki bok, kanalizasyondaki ile buluştuğunda hak yerini bulmuştur. Bu tür insanları anlamak çok kolaydır. En önemli özellikleri çok çabuk samimi olmalarıdır. O kadar çabuk, kanka, sevgili, dost, arkadaş konumuna sokarlar ki kendilerini, sen bile şaşırır kalırsın. Bu internette olur, feysbukta olur, blogda olur, evde olur, bokakta olur, işyerinde, metroda, handa, hamamda, nefes alabileceğin heryerde. Eğer canın daha önce bir kere bile yandıysa hemen anlarsın paraziti ve “sie” dersin. Ama anlamıyorsan, anlayamıyorsan işte başın şimdi belada. Bu durumda bir 3. pozisyondan bahsetmek gerek. Daha önce anlamamışsındır, kazık yemişsindir ama tekrar aynı kazığı yemek için koşar adımlarla duruma ilerliyorsundur. Bunun iki sebebi vardır. Ya aptalsındır yada insan evladısındır. Zaten aptallıkla insan olmak arasında çok ince bir çizgi vardır. Vicdanlısındır. 3 kere, 5 kere yada 15 kere kazık yemişsindir ama dersin “yok artık bu da olamaz heralde”. Olur. Bak oldu bile. Bu tarz insanlara “Soğan Zarı” diyorum ben. Bünyeye hiç bir faydası yoktur soğan zarının. Zaten mide bile öğütmez. Aynen kıçından dışarı atarsın. Zaten mideye asıl hazımsızlık veren de budur. O zaman ne yapacaksın, kaç kilometre uzakta olursa olsun, hayatındaki en güzel, en yakışıklı insanda olsa, her ne iş yaparsa yapsın, her ne kadar çok parası olursa olsun, soğanı yerken zarını çıkaracaksın. Ve atacaksın tuvalete.

Bu tip insan müsfetteleri, seni ne kadar çok sevdiklerinden bahsederler, sen onlar için vazgeçilmezsindir. Biricik aşkı, dostu arkadaşısındır. Sensiz bir hayat düşünemezler. Ve istemeye, zehirlemeye başlarlar. Yavaş yavaş, sakince, seni uyandırmayarak. Sanabir lakap takarlar. Kiki, pisi, tiki, ziki, gibi bir şey olur bu. Paralize olursun, gözlerinde açlığı görürsün, ama elini kpırdatamazsın, “aradığım budur” dersin ama aslında boku yersin. “Belki bir gün dürüst olur” dersin. Beklenti içine girersin, o sürede o seni sömürür. Ben diyorum ki, “Yabancıyı vurmaktan korkmayacaksın”. Acımayacaksın, çünkü emin ol o senin kanını emerken hiç acımayacak, sevgini çalarken hiç merhamet etmeyecek, vicdanı hiç sızlamayacak. O davranmadan sen davranacaksın. Tam alnını çatından vuracaksın, yere düşerecek, beyni darmadağın olacak. Kafanı kaldıracaksın ve hiç görmediğin güneş ışığı yüzüne vuracak, gözünü alacak. Tekrar bakacaksın yerde yatan pisliğe ve tükürüp devam edeceksin. Yüzündeki gülümseme..? Işte ben sana onu burada tarif edemem…

Yazma Saati
8:10 ÖÖ

Blog Sahabı

79 yılında bir hata sonucu dünyaya gelen insan yavrusuyum. Çok konuşurum çok konuşurum ve çok konuşurum. Asabiyim, kompleksliyim, vodkayım, Redbullum, inatım, uyuzum, sevişgenim. Bodrumda betona düştükten sonra gerçeklerimi görmeye başladım. Bu durumdan rahatsız mıyım, sanmıyorum. Haa en önemlisi bekarım.
Yarışmaya İstanbuldan katılıyorum ve hiçbirinize başarılar dilemiyorum... Hadi iletişelim: atonicaya@gmail.com



Dünya Güzelleri

Rukk
Burcu
Nakhar
MADA
İndis
Mom
Burcuk
Püsküü
Mathy
isbn9760806
Su

Arşiv






































Son söz...



Sordum Soruyu

polls Internetten tanisilip, kurulan iliskiden...
Cacik olmaz..!
Bir ihtimal olabilir..?
Biraz heyecanlı biseylerçıkabilir...
Cok guzel bir iliski olabilir...
Ne sacma soru bu..?
Hepsinden biraz

play slots


Sosyal İçerik








Meraklıyım Ben

   


Çoook teşkür...

;Designed by mehgee
;Image from deviantart ; vampireDoLL
;Hosted by blogger and Photobucket
;Edited with Adobe Elements