
Hafta sonları ne kadar çabuk geçiyor, oysa çok geç geliyor. Hafta içi hiç bu kadar çabuk geçmezken nasıl oluyorda koskoca 48 saat su gibi akıp gidiyor..? Hele o Cumanın telaşı yok mu..? Perşembe gecesinden başlar. "Ohh yarın Cuma, hafta bitti" diye teselli edersin kendini. Ama o aq 2 günü kuş misali uçup gider elinden. Ve Pazar akşamları eziyet olmaya başlar, "Pehh gene geldi Pazartesi" diye kendi kendini yersin. Pazartesi eziyettir, sanki etinden et koparırlar canın yanar, haftasonunu hayal edersin, yaptıkların yaşadıkların, sevgilinin kokusu, memesinin ucu yada göğsünün kılı (tabi bunu bir bayanda hayal ederek yazmadım) ne bilim aklına bir detay gelir, delirirsin, ama geri getiremeyeceğini bilmem daha da çıldırtır seni. Salı olunca acın hafifler ama ızdırap devam eder. Ya çok sakin ya hırgür geçer ama çabuk geçer. Bakarsın Çarşamba olmuş, hafta ortası. Gene depresyona girersin, gene ısdıraba sarmaya başlarsın "offf haftanın ortası yaaa" diye kendini yersin ama akşama doğru "ulan haftanın çoğu bitti azı kaldı" durumları hakim olur. Ya Perşembe..? En ümitli olduğun gündür. "Hadi koçum dersin, ha gayret 1 gün sonra Cuma. Hafta sonu geliyor". Ve planladıkların aklına gelir. Götünü parmaklasalar sesin çıkmaz çünkü sevinçli ve umutlusundur. Ve Cuma kuş misali geçer gider ve gelir o müthiş gün. Eğer planların daha da rezil olmuşsa işte o zaman sıçtın demektir bir 7 gün daha acıyla ve ızdırapla geçer gider. Ve gene yeni bir hafta sonu başlar. İşte arkadaşım bu döngüye biz " Yaşam" deriz. Ya siz..?