Hayat ne salak değil mi..? 3 yıl öncesine bakıyorsun ve oradaki kişi sen değilsin. Alakası bile yok. O kadar değişiyorsun ki, kendi kendini tanıyamaz mı insan..? Evet tanıyamaz, o kadın sen değilsin ki..? O adam ben değilim ki..? Gerçekleştirmek için o kadar uğraştığımız düşüncelerimiz, davranışlarımız hepsi yok olmuş. Zaman durmuyor, hücrelerin doğuyor ölüyor. Ve değişiyoruz. O düşüncelerin hep değişiyor. Ortaokulda yazlıktan nefret ederdim çünkü çok sessizdi. Mızmız giderdim her sefer, canım sıkılırdı çünkü çok arkadaşım olmasına rağmen tatmin edemezdim kendimi. Sıkılırdım, bozulurdum. Ama şimdi 4 gün izin alsamda kaçsam diye kasıyorum kendimi. Çünkü o zaman alamadıklarımı şu an alabiliyorum. İhtiyaçlarımızda değişiyor zamanla. Düşüncelerin gibi, güvendiğin insanların seni arkandan vuracak kadar kahpeleşebildikleri gibi...
Herşey değişirken değişmeyen tek şey hayallerim. Ve bu değişim sürecinde kendimle hesaplaşıyorum. Hayallerimi gerçekleştirmek için ne yaptım..? Ne adım attım? Cevap basit, benim izlediğim yol tam günü kurtarma politikası. Sieze the day, yada Carpe Diem. Ama pişman mıyım diye sorduğumda kendime aldığım tek cevap var. Değilim. Gene aynı olayları yaşasam gene aynı tercihleri yapardım. Eğer yapmasaydım, o acıları çekmeyip ders almasaydım bugünkü adam olmazdım. Sende bugünkü sen olamazdın o acıları çekmeden. Üzüleceğine gurur duy kendinle, hala ayaktasın çünkü. Pişmanlık adlı duyguyu hiç bilmemek hissetmemek çok güzel birşey be...
Şarkıda der ya,
And how do you know which way the wind blows? Bırak essin, biz yelkenimizi açalımda nereden eserse essin, zaten gideceğimiz yeri biliyoruz. Sadece biraz geç gideriz o kadar...
Peki hayallerimi gerçekleştirmek için ne yapacağım..? Evet işte bunun cevabını biliyorum. Nihayet biliyorum. Bu zamana kadar yapmadığım işleri bundan sonra yapacağım. Çünkü hiçbir şey için geç değil... Ve en azından hayallerimi , hayallerini gerçekleştirmek için denemeye değer...
Artık gideceğimiz limanı biliyorum. Ve ben daha yeni başladım... Üzerine mi alındın..??? ALIN...