Bugün bir görüşmeye gittim Gayrettepede neyse güzel geçti sonra Metroyla Taksime geldim ötobüs duraklarının oraya vardım, yağmur yağdığı üzere içeri sığınıp otobüsümü beklemeye başladım. Önümde genç bir çocuk duruyor ben oturuyorum sağ tarafımda da bir amca. 3 tane turist tabi turşu kıvamı hakim durumlara, 50-60 yaş arası böyle yağmurluklarla geziniyolar felan, başladılar benim sol yanımdan sıradakilere sormaya.
- Do you speak English..?
- Yok
- Cık
- No no
tam önümdeki çocuğa geldi sıra çocuk şakıdı
- Yes I do.
- Eaaee how can we go to Spice Market?
Spice Market = Kapalı Çarşı olmalı, hemen benim aklımda belirdi ama çocuk bön, böyle bir an gözlerini büyütüp baktı sonra en afilisinden mıçtım ben bakışı ve hemen yapıştırıverdi.
- I dont know...
Tahminim başkada cümle bilmiyodu zaten. Ama anlık olan bir olay korkunç komik. O kadr belli ki bilmediği ama yediremedi genç.
Yeni İngilizce biliyorum ama sorunun cevabını bilmiyorum. Ulan o kadar komik oldu ki simultane, kopacam zor tutuyorum.
Dedim ablacım siz burdan taksi tutun bak 3 kişi 3 ytl verecen taksi en çok 6 ytl yazar. Taksim-Eminönü ne kadar yazabilir ki zaten..?
Ok diyip gittiler şağımdaki amca
-İngiliz mi bunlar?
-Evet dayi
-Kahpeler gelip azıcık para verip gidiyolar. Maaşları iyi bunların.
amcanın ses kısık daha doğrusu sigaradan olacak ses telleri sizlere ömür. Al birini vur ötekine, gülme geldikçe geliyo zor tutuyom dedim hadi sık dişeni otobüstede geldi.
Otobüste aklıma lisedeki İngilizce hocası geldi kadın bir gün oğluna hesapmakinesi almış getirdiler bana tercüme ettiriyolar, ulan ben hoca değilim ki sensin hoca...! Delilerle açtıkgünü, evdeki delilerle sürüyor haydi hayırlısı...

Hiç çok sevdiğinden ağladın mı..? Peki ya sevilen, sen bu sevgiyi hiç hissettin mi..?